Alzheimer hastalığı, hafızayı, düşünceyi ve davranışları ileri derecede bozan nörodejeneratif bir durumdur. Amiloid plaklar ve nörofibriler yumaklar olarak bilinen beyinde anormal protein birikintilerinin birikmesi, yaşlı erişkinlerde bunamanın en yaygın nedenidir. Alzheimer’ın bir kişiden diğerine bulaşıp bulaşamayacağı, durumla ilgili en sık sorulan sorulardan biridir.
Kısa cevap hayır, Alzheimer bulaşıcı bir hastalık değildir. Bir virüs veya bakteri tarafından getirilmez ve enfekte bir kişiyle temas onu yaymaz. Alzheimer adı verilen karmaşık bir bozukluğun, genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Araştırmalar, Alzheimer hastalığı riskini artıran birkaç genetik mutasyon tanımlamış olsa da bunlar vakaların yalnızca küçük bir bölümünü temsil ediyor.
Creutzfeldt-Jakob Hastalığı (CJD) veya diğer prion hastalıkları gibi bazı demans türlerinin enfeksiyonlardan kaynaklanabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bunlar nadirdir ve bir prion proteini tarafından sağlanır. Prionlar ne bakteri ne de virüs olmalarına rağmen beyindeki diğer proteinlerin şeklini değiştirme ve organize etme yeteneklerine sahiptirler. Enfekte dokular daha sonra prionları diğer insanlara veya hayvanlara iletmek için kullanılabilir.
Bazı risk faktörlerinin, Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin daha yüksek olmasıyla ilişkili olduğunu unutmamak önemlidir. Yaş, hastalığa yakalanma riski yaşla birlikte arttığından, ailede hastalık öyküsü ve spesifik genetik mutasyonlar bunlardan bazılarıdır. Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet, Alzheimer hastalığı riskinin artmasıyla bağlantılı diğer bazı durumlardır.
Alzheimer Hastalığının Önlenmesi ve Bakıcı Desteği
Belirli yaşam tarzı seçimlerinin Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini not etmek de önemlidir. Bunlar, sağlıklı bir kiloyu korumak, dengeli beslenmek ve zihinsel ve sosyal faaliyetlere katılmaktan oluşur. Ayrıca, Alzheimer teşhisi konmuş kişiler için hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya ve yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilecek ilaçlar ve tedaviler de vardır.
Alzheimer hastalığının kendisinin bulaşıcı olmadığı gerçeğine rağmen, hastalığı olan bir sevilene bakmanın getirdiği stres ve yük, bakıcıların sağlığını ve esenliğini önemli ölçüde etkileyebilir. Araştırmalara göre, Alzheimer hastalığı olan kişilere bakan kişilerin yüksek tansiyon ve kalp hastalığı gibi fiziksel sağlık sorunlarının yanı sıra depresyon ve anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunları yaşama olasılığı daha yüksektir.
Bakıcıların kendilerine bakması ve gerekirse yardım istemesi zorunludur. Bu, bir terapist veya danışmanla konuşmayı, bakıcılar için bir destek grubuna katılmayı veya demans hastalarının aile üyeleri için hizmetler ve kaynaklar sunan bölgesel kurumlarla iletişime geçmeyi gerektirebilir.
Erken Teşhis ve Tedavinin Bağlantısını ve Önemini Anlamak
Bazı araştırmaların hava kirliliğinin bunama ve diğer Alzheimer hastalığı türleri için bir risk faktörü olabileceğini gösterdiğini akılda tutmak da çok önemlidir. Nitrojen oksitlere (NOx) ve ince parçacıklı maddeye (PM2.5) maruz kalmanın demans riskini artırabileceğini öne süren araştırmalar devam etmektedir. Alzheimer hastalığının başlangıcını etkileyebilecek çevresel unsurlar dikkate alınmalıdır.
Alzheimer hastalığı bulaşıcı olmasa da halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, dünya çapında 47 milyon insanın bunama hastası olduğunu tahmin ediyor ve 2050 yılına kadar bu sayının üç katına çıkması bekleniyor. Hastalığın ilerlemesini durdurmak için etkili tedavilerin geliştirilmesi ve araştırma ve finansman için devam eden destek, Alzheimer hastalığı olan kişilerin erken teşhisi, bakımı ve tedavisi için çok önemlidir.
Sonuç olarak, Alzheimer hastalığı bulaşıcı olmadığı ve bir virüs veya bakteri tarafından ortaya çıkmadığı için enfekte bir kişiyle temas yoluyla bulaşamaz. Yaşam tarzı, çevresel ve genetik faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülen karmaşık bir hastalıktır. Sonuç olarak, bunama veya Alzheimer hastalığının herhangi bir belirti veya semptomunu yaşarsanız, sağlıklı yaşam tarzı uygulamalarını benimseyerek ve tıbbi yardım alarak kendimize iyi bakmamız çok önemlidir.
Kaynakça:
Steckenrider, J. S. (1993). What people know about Alzheimer’s disease: A study of public knowledge. American Journal of Alzheimer’s Care and Related Disorders & Research, 8(1), 6-14.
Ankara Atatürk Anadolu Lisesinden 1983 yılında mezun olan M.Zülküf Önal, 1983–1989 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra, 1990–1995 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında Nöroloji uzmanlık eğitimini tamamladı. 1995’te uzman, 2000’de doçent ünvanını alan M.Zülküf Önal, 2007 yılında ise Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında ise Profesör ünvanını aldı.