Türkiye’de Alzheimer hastalığı olanlar için vekaletname konusu karmaşıktır ve bir dizi farklı yasal ve tıbbi faktör tarafından yönetilmektedir.
Türk hukukuna göre vekaletname, mali ve hukuki işlerle ilgili konularda bir kişiye (“asıl”) başka bir kişi (“vekil”) adına hareket etme yetkisi veren yasal bir belgedir. Bir vekaletnamenin geçerli sayılabilmesi için, vekilin reşit olması gerekir.
Alzheimer hastalığı olan kişiler söz konusu olduğunda yasal ehliyet konusuna cevap vermek daha zordur. Alzheimer hastalığı, hafızayı, düşünceyi ve davranışı ileri derecede bozan nörodejeneratif bir durumdur. İnsanlar, hastalık kötüleştikçe yaptıkları seçimlerin etkilerini daha az kavrayabilir ve bu da onları istismar edilmeye daha yatkın hale getirir.
Hukuki ehliyet, genellikle Türkiye’de bir mahkeme veya lisanslı bir tıp uzmanı tarafından belirlenir. Mahkeme veya bilirkişi, kişinin vekaletnamenin amacını ve sonuçlarını kavrayabilmesi, isteklerini ifade edebilmesi, kendi işlerini yönetebilmesi gibi hususları dikkate alacaktır.
Hastalığın semptomları kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebileceği ve zamanla değişebileceği için, Alzheimer hastalığı olan bir bireyde hukuki ehliyeti belirlemek bir mahkeme veya tıp uzmanı için zorlayıcı olabilir. Genel fikir birliği, Alzheimer’lı bir bireyin isteklerini iletebilmesi ve vekaletnamenin doğasını ve sonuçlarını anlayabilmesi durumunda yasal ehliyete sahip kabul edilebileceği yönündedir.
Türkiye’nin Alzheimer hastalığı veya diğer bunama türleri başlamadan önce vekaletname verilmesine izin verdiğini hatırlamak önemlidir. “Dayanıklı bir vekaletname”, vekilin, müvekkilinin iş göremezliği durumunda bile onun adına hareket etmesini sağlar. Özellikle Alzheimer hastalığı veya diğer bunama türlerini geliştirme riski taşıyan kişiler için bu senaryoyu tartışmak ve buna yönelik planlar yapmak üzere bir avukata veya tıp uzmanına danışılmalıdır. Hastalık ilerledikçe, bu, kişinin isteklerinin ve çıkarlarının korunmasını garanti edebilir.
Yasal Kısıtlamalar ve Alternatifler
Gerçekte, Alzheimer’lı insanlar genellikle bir vekaletname vermeyi zor bulur çünkü hastalık, belgenin sonuçlarını kavramalarını zorlaştırır. Ayrıca aile bireyleri veya bakıcılar, vekil olarak adlandırılacak kişiye güvenmeyecekleri için vekalet veren kişiye itiraz edebilirler.
Alzheimer’lı bir kişinin yasal ehliyeti olduğu kabul edilse ve vekalet verebilse bile, yine de yürürlükte olabilecek bazı kısıtlamalar ve sınırlamalar vardır. Örneğin, vekaletname yalnızca belirli bir zaman diliminde veya belirli bir işlev için geçerli olabilir. Kişinin çıkarlarını korumak için mahkeme veya bir tıp uzmanı da vekilin yetkisine sınırlamalar veya koşullar getirebilir.
Alzheimer hastalarının bir diğer seçeneği de konservatuar veya vasilik kurmaktır. Bu durumda mahkeme, Alzheimer hastasının avukatı olarak hareket etmesi ve karar vermesi için bir vasi veya vasi tayin eder. Vekaletname vermek bundan daha az esnektir, ancak kişi için daha fazla güvenlik sağlayabilir.
Bir güven oluşturmak, Alzheimer hastalarını korumanın başka bir yoludur. Bir tröstte, varlıklar bir lehdarın yararına bir mütevelli tarafından tutulur ve yönetilir. Bu durumda, yediemin, Alzheimer hastasının mal varlığını kendi yararına yönetir ve hak sahibinin çıkarlarını en iyi şekilde gözetmek için yasal bir yükümlülüğe sahiptir. Bu, kişi için bir miktar koruma sağlayabilir ve varlıklarının tercihlerine göre yönetilmesini garanti edebilir.
Türkiye’de Alzheimer hastalarına özel kanunlar ve vekaletname bulunmaması nedeniyle, vekalet verme süreci diğer ülkelerden farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle, Türk yasalarını ve düzenlemelerini bilen birinden yasal veya tıbbi tavsiye almak çok önemlidir.
Vesayet, vasilik ve güven, bireyin çıkarlarını en iyi şekilde korumak için dikkate alınması gereken seçenekler olabilir. Herhangi bir karar vermeden önce hukuk ve tıp uzmanlarına danışmak çok önemlidir.
Sonuç olarak, Alzheimer hastalığı olan Türk vatandaşlarının vekalet vermesi direkt olarak yasal değildir, ancak bunun için hastanın zihinsel kapasitesinin bir mahkeme veya tıp uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir. Hastalığın semptomları nedeniyle Alzheimer hastası için vekaletname vermek zor olabilir ve aile üyeleri veya bakıcılar buna karşı olabilir.
Kaynakça:
Gregory, R., Roked, F., Jones, L., & Patel, A. (2007). Is the degree of cognitive impairment in patients with Alzheimer’s disease related to their capacity to appoint an enduring power of attorney?. Age and ageing, 36(5), 527-531.

Ankara Atatürk Anadolu Lisesinden 1983 yılında mezun olan M.Zülküf Önal, 1983–1989 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra, 1990–1995 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında Nöroloji uzmanlık eğitimini tamamladı. 1995’te uzman, 2000’de doçent ünvanını alan M.Zülküf Önal, 2007 yılında ise Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında ise Profesör ünvanını aldı.